“Sen hem Onun mülküsün, hem memlûküsün.” hakikatinde olduğu gibi, burada da Allah Resulü (asm.) hem rahmet hazinesinin en değerli pırlantası ve ahsen-i takvim manasını en ileri mertebesiyle gösteren en kıymetli cevheridir, hem de o rahmet hazinesine girmek ve o lütuflara mazhar olmak isteyenlere rehberlik etmek…
Kategori: On Dördüncü Lem’anın İkinci Makamı
Besmelenin sırlarına dair risaleden soru ve cevaplar
Vesilelik var mıdır? Hakikat noktasında vesileyi nasıl anlamalıyız?
Üstadımız “salavatı”; rahmet noktasında Resul-ü Kibriya’ya vesile, Resul-ü Kibriya’yı da rahmet noktasında Allah’a vesile yapmayı tavsiye ediyor. Vesilelik var mıdır? Hakikat noktasında vesileyi nasıl anlamalıyız? Bu âlem, hikmet dünyasıdır. Bunun içindir ki eşyanın yaratılmasında sebepler devreye sokulmuştur. Meyve için ağaca, çocuk için izdivaca ihtiyaç vardır….
Mahlukat ve âlem niçin yaratılmıştır?
Bütün mahlukat ve mevcudatın vücudu, Cenab-ı Hakkın vücuduna nispeten zayıf bir gölge olduğuna ve Cenab-ı Hakkın hiçbir cihetle kâinata ve mevcudata ihtiyacı olmadığına göre, mahlukat ve âlem niçin yaratılmıştır? Önce şunu ifade edelim: Bu sorunun cevabı On birinci Sözün tamamıdır. Bir önceki soruda da…
Cenab-ı Hakkın istiğna-i zatisinin, hadsiz acz ve nihayetsiz fakr içinde yuvarlanan biçare insan ile alakası nedir?
Cenab-ı Hakk, Ğaniyy-i Mutlak’tır, istiğna-i zatisi vardır. Yani, mahlukatın varlığı ile yokluğu, insanların inanmaları ile inanmamaları, ibadet etmeleriyle etmemeleri onun zatı için eşittir, müsavidir. İnsanların inanmalarıyla onun zatının kemalinde bir artma olmayacağı gibi, bütün insanların küfür ve isyan içinde bulunmalı halinde de yine O’nun zatının…
Neden ben değil de biz diyoruz?
“İyyake na’büdü ve iyyake nestain”de; “biz yalnız sana ibadet ederiz ve ancak senden yardım dileriz.” ifadesinde neden çoğul kipi kullanılmıştır? Bu konuda risalelerde müstakil bir bahis vardır. Özet olarak: İnsan tek başına da namaz kılsa, “na’büdü, nestein” (ibadet ederiz, yardım dileriz) derken bütün müminleri kastedebilir.
Cenab-ı Hakkın zıddının olmamasını nasıl anlamalıyız? Zıddan kastedilen nedir?
Cenab-ı Hakkın misli, şeriki, naziri ve şebihi olmadığını ve olamayacağını anlıyoruz. Ancak zıddının olmamasını nasıl anlamalıyız? Zıddan kastedilen nedir? Cevap: Varlık kavramı için şöyle üçlü bir sınıflandırma yapılıyor: Vacib, mümkin ve mümteni. Vacib, olması zaruri, olmaması muhal olan demektir. Allah’ın varlığı zatındandı ve vaciptir. Mümkin…
Ehli tarikatın ekserisinde sekr, ehli aşkın çoğunda ise istiğrak ve iltibas oluyor. Sekr ile istiğrakın farkı nedir? Ehli tarikat ve ehli aşk birbirinden farklı mıdır?
Ehl-i aşk olmak için mutlaka ehl-i tarikat olmak gerekmez. Nur Külliyatında geçen, “Kalbin göz bebeğinde aks-i nurunu yerleştirmek, Onun muhabbetiyle kendinden geçmek” ifadeleri, bir bakıma, aşk ehlinin tarifi gibidir. Aşk, muhabbetin ileri derecesidir. Bu şerefe ermenin yolu, ehl-i tarikat olsun olmasın her mümine açıktır. Ehl-i…
Zat, şuunat, sıfat, esma ve efal-i ilahiye hakkında biraz bilgi verir misiniz?
Çokça sorulan bu konu hakkında, Esma-i Hüsna isimli kitabımızın giriş bölümünde gerekli izah yapılmıştır. O bölümü aynen aktarmakla yetineceğim. Allah’ın Zâtı : Allah’ın zâtı, idrak edilemeyecek kadar yücedir. Zira akıl ve idrak O’nun insana bir hediyesidir ve mahluk olan bu sermaye ile Allah’ın varlığı…
İnsan simasında, küre-i arz simasında ve kâinat simasında; niçin diğer isimler değil de hep ism-i Rahmanın tezahürü nazara veriliyor?
İnsan simasında, küre-i arz simasında ve kâinat simasında; niçin diğer isimler değil de hep ism-i Rahmanın tezahürü nazara veriliyor. Niçin diğer mahlukata göre insan, ism-i Rahmanı tamamıyla gösterir bir mahiyettedir? Vahdet-ül vücudun, mutedil kısmının, “la mevcude illa hu” demesiyle, insanın sima-i manevisinin münasebetini nasıl anlamalıyız?…
Bir kısım ehli tarikatın اِنَّ اللهَ خَلَقَ اْلاِنْسَانَ عَلٰى صُورَةِ الرَّحْمٰنِ hadis-i şerifini, akaid-i imaniyeye münasip düşmeyen tarzdaki tefsirleri nasıldır?
Üstadımız bu meseleyi açıklarken, Cenab-ı Hak hakkında suretin muhal olduğunu beyan etmekle o gibi kimselerin yanlış telakkilerine de işaret etmiş oluyor. Nurun meşrebi, batıl şeyleri tasvir etmemek ve zihinleri bulandırmamak olduğundan bu konuda fazla izahta bulunmuyor. Biz de aynı düstur üzere hareket etmeye mecburuz. Yine…