“Bütün sıfatları sonsuz ve sınırsız olan.”
“Geniş rahmetiyle bütün varlıkları kuşatan.”
“Sınırsız ilmi, olmuş ve olacak her şeyi içine alan.”
“Bu, Allah’ın bir fazlıdır, onu dilediğine verir. Allah, Vasi’dir, Alîm’dir.” (Mâide, 5/54)
Bu ilâhî isim, mânâca, Muhît ismine yakın görünürse de, Vâsi’ ismi çoğunlukla Allah’ın zâtı ve sıfatları için, Muhît ismi ise fiilleri için kullanılır. Meselâ, “Allah, o Vâsi’ merhametiyle bütün mahlukatı Muhit’tir (kuşatmış, ihata etmiştir)” dediğimizde her iki ismi birlikte kullanmış oluruz. Ve aralarındaki farkı bir derece hissederiz.
Allah’ın merhameti vâsi’dir. Mahlukat yaratılmadan önce de bu böyle idi, yine böyledir. Mahlukatı yarattığında O’nun o vâsi’ merhameti her muhtacı kuşatmış, içine almıştır.
İlâhî ilim, kudret ve sair sıfatlar için de benzer şeyler söylenebilir.
Buna göre, Muhît ismi, fiilî bir isimdir, ihata etme fiiline dayanır. Vasi’ ise Allah’ın zâtına ve sıfatlarına bakar.
Bütün sema tabakalarını ve arzı kaplayan Kürsî, Allah’ın Vâsi’ isminin en büyük bir tecelligahıdır.
“O’nun Kürsî’si, bütün gökleri ve yeri kuşatmıştır.” (Bakara, 2/254)
Selam ve dua ile…