Bu hitap hem bize hem de bütün insanlık âleminedir.
Üstadımız, İslamiyet için “insaniyet-i Kübra” ifadesini kullanıyor. Biz mümin bir insan olarak, bütün kâinatta, yeryüzündeki bütün canlı türlerinde ve kendi ruh âlemimizdeki İlahi terbiyeleri düşünmeli, bütün bunların Allah’ın rahmetiyle geçekleştiğinin şuurunda olarak, Allah namına hareket etmeli, bütün işlerimizi Onun rızası dairesinde yapmaya çalışmalıyız. Böyle yaparsak her halimizde besmelenin manasını okumuş oluruz. Ayrıca işlerimize besmele çekerek başlamamız da bir sünnettir ve ibadettir.
Cümlenin diğer insanlara hitap ciheti ise şöyle anlaşılabilir: İnsanı diğer canlı türlerinden ayıran en önemli özelliği aklıdır. O halde bu hitabı, “Ey insan, aklını yerinde kullan. Bu kâinatı var eden, dünyayı sana bir hane yapan ve seni her biri cihan değerinde maddi ve manevi cihazlarla donatan Rabbini tanı. O’na kulluk et. Nefsinin değil O’nun namına hareket et.” şeklinde değerlendirebiliriz.