Yılmaz bey bir süre Salim beyin verdiği kitapları okudu. Bu güne kadar hep roman okumuştu. Fikir yoğunluklu kitaplarla ilk defa tanışıyordu. Hayal kurmalar, yerini düşünmeye ve kafa yormaya bırakıyordu.
Her günü bir başka düşünce ikliminde geçiyor, her gün ayrı bir terakki kapısı buluyor, içeri giriyor ve bir daha çıkmak bilmiyordu.
Yatmadan önce bir saat, çalışma odasına çekiliyor ve günlük okumalarının ve düşüncelerinin bir kritiğini yapıyordu.
Yine de bazen roman okuyor, farklı alemlerde dolaşarak biraz dinleniyordu.
Bolca roman okuması ona, haberi olmadan, birçok şey de kazandırmıştı. Bu sayede, okuma zevki körelmemiş, kitaplardan uzak kalmamıştı. Ayrıca, hayal dünyasında büyük bir genişleme olmuştu. Bunu şimdi fark ediyordu. Okuduğu fikir yazılarında, hayali sıkça devreye giriyor, onu başka iklimlere götürüyor ve düşüncesine yeni ufuklar açıyordu.