Rab “varlıkları kademeli olarak terbiye ederek son ve mükemmel şekline getiren” demektir. Allah, Rabbü’l-âlemîndir. Yumurtaları terbiye ederek kuşlar veya balıklar yarattığı gibi, çekirdekleri terbiye ederek ağaç mertebesine çıkarmakta, insan nutfelerini terbiye ederek gören, işiten, anlayan, konuşan canlılar hâline getirmektedir.
Külliyatta geçen “Sanat-ı Rabbaniye” ifâdesinde, bu İlâhî sanatların insan sanatlarıyla bir mukayesesi nazara verilmektedir. Mesela, Mimar Sinan taşlardan kubbeler, mihraplar, köprüler, minareler yapmakla harika sanatlar sergilemekle birlikte, taşları o terbiye etmiş değildir. Yerküresi önceleri güneşten kopmuş bir ateş kümesi iken o ateş, önce akıcı bir madde hâline getirilmiş ve o mayinin de farklı terbiyeler görmesiyle taşlar, topraklar, denizler, ormanlar yaratılmıştır.
İşte insan bedeninin temel taşları olan elementlerin her biri farklı bir terbiyeden geçerek mevcut hâllerine kavuştukları gibi, bu elementler de yine farklı terbiyelerden geçerek et, kemik, kan, beyin, ciğer, göz, kulak, saç, deri,…, hâline gelmişlerdir.
İnsan ve sahip olduğu bütün organları gibi, varlık âlemindeki her şey de her şeyiyle Rabbanî birer sanat eseridirler.