Hâsen, güzel demektir; ahsen ise daha güzel, en güzel
Ahsen-i takvîm, kısaca, insanın “en güzel biçimde ve istidat yönüyle de eşsiz bir yaratılışta olması” demektir.
İşte insanın bu üstün yaratılışı onun önüne iki yol açmıştır. Birinde iman ve salih amel ile mânen çok yüksek dereceler kazanmak, diğerinde ise küfür ve isyan yolunu tutarak çok aşağılara düşmek.
Bilindiği gibi, az sermayenin kârı da az olur, zararı da..
En büyük sermayemiz akıldır. Onu doğru kullananlar hidâyet yolunu seçmekle Allah’ın razı olduğu ve sevdiği üstün kullar zümresine dahil olmuşlardır. Yanlış kullananlar ise batıl inançlara, yanlış felsefî akımlara, ahlâksızlığın her türüne sapmakla o yüksek insanlık mâhiyetini hayvânlıktan çok aşağılara düşürmüşlerdir.
İnsanın aklı yanında bütün duyguları ve hisleri de onun için hem büyük birer sermaye, hem de birer imtihan sorusudur.
Mesela, sevgi hissi önemli bir sermaye. Bunun yanlış kullanılmasından nice hatalar, günahlar, isyanlar doğduğu gibi, yerinde kullanılmasıyla da nice Hak dostları yetişmiş, insanlık âlemine örnek olmuşlardır.
İnsanın istidadı yüksek ve câmi’ olduğu için bunun sayılamayacak kadar çok kullanılma sahâları vardır. Onun içindir ki insanlar arasındaki mertebe farkları diğer canlılarla mukayese edilemeyecek kadar büyüktür.